Pages

Search This Blog

December 28, 2010

Umursamazlık

Şehrin alışkın olmadığı sağanak yağmur altında geniş kaldırımlı sokakta ilerledim. Yağmura hazırlıksız yakalanan insanların arasından hızlı fakat altları suyla dolmuş gevşek kaldırım taşlarından birine rasgelmemek için tereddütlü adımlarla yürürken gecikmemden ötürü bu yağmuru suçlamaya karar verdim. Öyle bir yağmur ki bindiğim otobüsün silecekleri bile yağmura mağlup düşünce sürücü koltuğundaki beyefendi çalışılmış küfürler savurmaya başlamış, bunun yararı olmadığını anlayınca biraz da trafiğe uyarak ağır aksak ilerlemeye başlamıştı. Dükkan bodrum katında gün ışığından mahrum kaldığı için dışarıdaki cümbüşü siz muhtemelen farketmediniz bile. Evet neyseki yağmur biraz dindi de ben zor da olsa geldim buraya. Buna da şükür!

Oturduğu yerden kalkıp önümden sessizce mırıldanarak geçtiğinde aslında beni dinlemediğini farkettim. Bu beni rahatlatsa da kayıtsızlığı içimi burktu. Yine de umursamazlığına aynı şekilde karşılık verdim. Ayrılırken verdiği selam dışında sesini çıkarmadan yanımdan ayrıldı. Buna neyseki -zor da olsa- alıştım artık. Üzerine sessizliği örtüp beni görmezden geldiğinde bilirim ki Remzi Amca o gün kelimelerini benden sakınsa da hemen ertesi gün -belki de bunun mahcubiyetiyle- söz ve iltifatlarında cömert davranacaktı.

No comments: