Pages

Search This Blog

September 17, 2011

Niye Yazıyorum?

Merhaba ben FK.
Lütfen ismimi burada belirtmediğim için kusura bakmayın.
Sahte bir isimle sizi kandırmaya çalışmaktansa benim ismimin aslında bu hikayede çok da önemli olmadığı gerçeğini size anlatma gayreti içinde bulunmayı tercih ederim.
İsterim ki bu hikayede hiç bir yalana, hiç bir abartıya yer olmadığı bilinsin. Her şey, tüm yaşananlar ve en önemlisi, tüm yaşanamayanlar size birinci ağızdan olduğu gibi aktarılacaktadır.
Tek şahidim hafızamdır.
Hafızam bazen beni olayların kronolojik sırası hususunda yanıltsa da onun gerçekle hayali ayırt etmedeki hassasiyetine inancım sonsuz.
Mesela ilk defa birisine aşık olduğumu hissettiğim gün üzerimdeki elbiseleri ve otobüsle eve giderken radyoda dinlediğim şarkıları daha bugün yaşamış gibi hatırlarken hikaye yazmak için kalemi elime aldığım o yağmurlu Pazar gününün daha önce mi sonra mı olduğunu bilemiyorum.
Hafızam tarihleri not düşülmemiş bir yığın kısa film arşivi gibi önümde duruyor.
Peki tüm bunları niye başkasının bilmesi gerekiyor? Uzun süredir bu soruya cevap bulamadığım için yazmaktan kendimi alıkoyuyordum. Fakat anladım ki, bu soru yazdıklarımı sizinle paylaşmadan cevap bulamayacağım bir kısır döngü.
Bugün bu soruya cevap bulmak için yazmaya başlıyorum, ve bu sorunun cevabını bulduğumda yazmayı bırakacağımı biliyorum.
Biliyorum ki, kafasındaki tüm soru işaretleri silmiş birisi başkalarına derdini anlatma derdinde olmaz. Olsa olsa benim gibi kafası karışık insanların yazdıklarına sessizce gülümser.
Belki bir gün bu yazıyı böyle birisi alaylı bakışlarla okur. Belki de bu yazıyı hiç kimse okumaz. Ve ben tüylerimi ürperten bu iki korkunç ihtimalden başka bu yazıya daha güzel bir son bulamıyorum.
Belki de ‘son’unu getirmek istemiyorum. Kim bilir?