Pages

Search This Blog

December 28, 2010

Sevgili

Sevgilim dedim ona ilk defa bir pazar kahvaltisinda. Saskinligini sakla(ya)madi. Donuk gozlerle bana bir sure bakti. Az sonra dedigimi bana tekrarladi yeni ogrendigi bir kelimeyi ezberlemek istercesine. O an biliyordum ki ne soylerse soylesin hic bir sey ayni olmayacakti. Geri donusu olmayan bir kapidan gecmis, ne geriye ne de ileriye bakma firsati bulamamistik. Birlikteligimizin her aninda oldugu gibi o sabah da her sey kendiliginden gelismisti. Cok sonralari bu an aklima geldiginde zamansiz davrandigimi kendime itiraf ettim. Ancak baska ne zaman olabilirdi sorusuna da cevap bulamayinca o sabah kahvaltisi hatirasinin tadini cikarmaya karar verdim. Bir pohaca sicakliginda giden kahvalti sevgili sozcugunun havada ucusmasiyla birlikte baska bir boyuta tasinmisti sanki. Kahvalti masasi ve biz bir anda daha once hic gitmedigimiz bir yere gitmistik. Zaman daha yavas akiyordu sanki ve biz de ona uydurmak istercesine yavas hareketlerle kahvaltiya devam ediyorduk. Cok bir zaman gecmemisti ki gulumsedigini farkettim. ‘Oldu!’ dedim usulca, neyin oldugunu bilmeden.
17 Şubat 2009

No comments: