Pages

Search This Blog

March 26, 2011

Eve Çıkmak

Bir süredir ufak bir daire kiralayıp tek başıma yaşama hayalim vardı. Ne yalan söyleyeyim, evi başkalarıyla paylaşmaktan sıkılmıştım. Kimseye merhaba dahi demek istemediğim günlerin hemen ertesi oluşan soğuk havayı yumuşatmak için takındığım fazla güler yüzlü sahte tavırdan hem bunalmış hem de iğrenmeye başlamıştım. Birisi yalnız kalmak istiyorsa bunun sebebi illa ki depresyonda olması değildir desem de dinletemedim. Benim çevreme göre yalnızlık korkutucu bir hastalıktır. Tanıdıklarım bu hastalığa bulaşmamak için -hiç istemedikleri bir ortama girmek pahasına da olsa- ellerinden ne gelirse yapıyorlar. Ben bunu yapamadığım için kimisi farklı birisi olduğumu söyledi kimileri ise bana acıklı gözlerle bakıp sahte ilgi sözleri sarfettiler. Bu farklılığın farkındalığı yalnızlık tutkumu daha da perçinledi. Daha az konuşmaya ve evde daha çok vakit geçirmeye başladım. Nedense çevremdekilerin benim hakkımda her geçen gün daha az şey bilmelerine rağmen daha çok söz sahibi olduklarını hissedip yakalandığım bu amansız hastalık için çözümler üretmeye çalıştılar. Ev arkadaşım kız arkadaşı bulmam konusunda ısrar ediyor, diğer arkadaşlarımın da desteğiyle tanıdıkları kızları benimle tanıştırmak için sıraya giriyorlardı. Bu durumdan kurtulmamın tek yolu yeni bir eve taşınmaktı.

Şehrin -yeni açılan alışveriş merkezi nedeniyle- gelişmeye başlamış bir semtine taşındım. Eski kaldığım yere epey uzak. Eski (ne zaman eski oldular?) arkadaşlarımın çat kapı gelemeyecekleri bir yer. Taşındığım hemen o hafta telefonu da açmamaya karar verdim. Üstümden büyük bir yük kalkmış gibi evin badana kokulu boş odalarında volta atıyordum gün boyu. Her gün yeni yapılacaklar listesi çıkarıyor, gün bitmeden bir çoğunu listeden çıkarıp yenilerini ekliyordum. Açıkçası huzurluydum fakat ne yapacağımı bilmiyordum. İster istemez arkdaşlarımın benim hayatımı yönlendirmesine izin vermiştim ve bu yüzden temeli bozuk bir bina gibi bir ileri bir geri sallanıyordum...

No comments: